KKTC’nin Gazimağusa şehrine bitişik Doğu Akdeniz’in ünlü turizm beldesi sayılan ve 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası ‘Hayalet Şehir’ olarak adlandırılmaya başlanan Maraş, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin aldığı karar uyarınca hem yerleşime hem de iskâna kapatılmıştı.
13 Ağustos 1974 tarihinde nihayete eren İkinci Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kurtarılmış olmasına rağmen ne yazık ki, hala iskâna kapatılmış durumdadır. Oysaki Maraş bölgesinin Osmanlı vakıf mülkü olduğu belgelerle sabittir.
Kapalı Maraş bölgesinde sadece bazı Rum mukimlerin gayrimenkulleri mevcut olmakla birlikte, bu hususta ilgili taraf GKRY değil doğrudan mülk sahibi ailelerdir, çünkü kapalı Maraş’ın büyük çoğunluğu vakıf eseridir. Buna göre kapalı Maraş’ın sorumlusu KKTC Evkaf İdaresidir. Oysaki GKRY’nin iddiasına göre Türkler Kıbrıs’ı 1571 yılında işgal etmiştir. Burada Rumların göz ardı ettikleri önemli gerçek te şudur; Rumlar o tarihte Ortodoks mezhebinden olup, Katolik Venediklilerin hükmü altında yaşayan azınlık idiler. Bu nedenle Maraş konusunda söz sahibi olmaları asla söz konusu değildir. Maraş bölgesi yaklaşık 450 yıldan beri vakıf malıdır.
Kıbrıs’ta 1571 yılından beri yürürlükte olan vakıf kanunlarına göre, vakıf mülkiyetinde olan Maraş bölgesinin gayrimenkulünü başkalarının sahip olması mümkün değildir. Bu bölge İngiliz yönetimi döneminde, Maraş’taki vakıf eserlerinin % 77’si gayri kanuni olarak Kıbrıslı Rumlar tarafından işgal edilmiştir.
Kıbrıs İngiliz yönetimi dönemini kapsayan 1907 yılında; ‘Ahkamul Avkaf’ adıyla Vakıf Kanunu yürürlükte idi. 1960’ta kurulan Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1960 Anayasası’nın 110. Maddesi ve kuruluş sözleşmesinin E ekine göre, İngiliz Kolonisi dönemindeki tüm kanuni hüküm ve sorumluluklar aynı şekilde hiçbir değişikliğe uğramadan Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetine geçmiştir. Bu nedenle kapalı Maraş’ın gerçek sahibi hiçbir şüpheye yer kalmadan vakıfların olduğu vakıf belgeleri, tapu senetleri ve yasal hükümler gereği KKTC Vakıf İdaresidir.
Tüm bu gerçeklere rağmen, Annan Planı çerçevesinde kapalı Maraş bölgesinin Kıbrıs Rumlarına bırakılması öngörülmekte idi. Fakat yapılan referandum sonucunda Kıbrıslı Rumlar, Annan planını kabul etmemeleri sonucu bu plan gerçekleşmemiştir. Ne yazık ki bu referandum sırasında Başbakan Erdoğan, Annan Planının kabul edilmesini teşvik amacıyla “ bir adım önde oluruz” ifadesiyle plana açık açık destek olmuştur.
Ölüme terkedilmiş olan kapalı Maraş sahillerinin yeniden açılması elbette ki Yeniden Refah Partimiz tarafından olumlu karşılanmış ve Maraş konusunda atılacak olan samimi adımların arkasında olacağımızı ifade etmekle birlikte bu konuya ihtiyatla yaklaşmakta olduğumuzu da açıkça ifade etmek isteriz.
Oysaki Sayın Cumhurbaşkanı Maraş sahillerinin halka açıldığını ifade ederken bunun tüm kapalı Maraş bölgesinin yeniden iskâna açılması anlamı taşımadığı ve sadece ‘Maraş sahili’ ile sınırlı bir söylem olduğu muhakkaktır. Diğer bir husus ise, bu hükümet döneminde referanduma taşınan Annan Planı’na göre; Maraş bölgesinin Kıbrıs Rumlarına bırakılması ön görülmekte idi. Burada Yeniden Refah Partisi olarak şunu ifade etmek isteriz ki, Vakıf malı olan ve zaman içerisinde Kıbrıs Rumları tarafından talan edilen bu bölgenin, asıl vakfiyelerin uluslararası mevzuata göre vakıf idaresine bırakılması ile ilgili adımların atılmasını beklediğimizi ifade etmek isteriz.
Sonuç olarak; 46 yıldır adeta ölüme terk edilmiş olan kapalı Maraş’ın tümden açılması konusunda atılacak olan her türlü samimi ve hakkaniyete uygun adımın arkasında olacağımızı açıkça ifade etmek istiyoruz. Eğer ki, Annan Planı’nda olduğu gibi, Kıbrıs Rumlarını müzakere masasına çekebilmek amacıyla ve Maraş bölgesinin Rumlara verilmesi niyetiyle Maraş’ın sahili ve plajı için günü kurtarmaya yönelik böyle bir girişim yapılıyorsa, bunun çok vahim sonuçlar doğuracağını açıkça ifade ediyoruz ve böyle bir adımı Yeniden Refah Partisi olarak asla kabul etmeyeceğimizi ifade etmek isteriz.