istanbul manzara

İSRAİL, BAEVE BAHREYN ARASINDA İMZALANAN İBRAHİM ANLAŞMASI

John M.Olin Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Eski Başkanı ünlü Siyaset Bilimci Samuel Phillips Huntington’un ‘Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması’ adlı çalışması, ABD’nin son 19 yıllık Ortadoğu politikasının ana nüvesini oluşturmaktadır. Bu anlaşmayı da bu çerçevede ele almak gerekir düşüncesindeyiz. Bu bağlamda ABD Başkanı Donald Trump’ın tanıklığında İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri(BAE) ve Bahreyn Krallığı tarafından imza altına alınan İbrahim Mutabakatı( Abraham Accord) bir bakıma ABD Kongre Üyesi Elise Stefanik’in cümlesinde ifadesini bulan; “söz konusu anlaşmaya taraf olan ülkelerin karşılıklı diplomatik ve ticari çıkarları yanında güvenlikleri de artırılırken asıl İsrail’in bundan böyle, tüm Ortadoğu’da ve dünyanın birçok yerinde tanınması için örnek oluşturacaktır” ifadesi mutabakat metninin özeti niteliğindedir.Niccolo Machiavelli’nin “Güçlü olan dilediğini yapar; zayıf olan ise çekmesi gereken acıyı çeker” retoriği ile ‘İbrahim Mutabakatına taraf olan BAE ve Bahreyn Krallığı’nı daha farklı bir konuma yerleştirmeyi düşünmek mümkün olmasa gerekir. ABD öncülüğünde hareket etmekte İsrail, söz konusu ‘İbrahim Anlaşması’ ile fiili olarak İran’a da yakınlaşmış oluyor. Uluslararası Adalet Divanı’nın 22 Mayıs 2019’da aldığı kararla İngiltere’nin koşulsuz olarakChagos Archipelago’yu Moritus Cumhuriyeti’ne iade etmesi gerekirken, bu takım adalarındanolan Diego Garcia’da ABD üssünün hala varlığını sürdürürken, bundan böyle BAE ve Bahreyn Krallığı’nın da benzer şekilde İran’a karşı İsrail çıkarlarına hizmet etmesi beklenmektedir.  13 Ağustos 2020 tarihinde üzerinde mutabakata varılan ve Beyaz Saray’da imza altına alınan ‘İbrahim Mutabakatı’, İsrail’in, 1979’daMısır ve 1994’te Ürdün ile üzerinde mutabakata vardığı anlaşmaların bir benzeri olarak stratejistlikten nasibini fazlasıyla almış olup, anlaşmanın içeriğine bakıldığında, işgal altındaki Filistin topraklarındaki kötü geçmişin izlerini silmeye yönelik mufassal hiçbir maddenin yer almadığının da altını çizmek gerekir. Zaten 1993’te İsrail ile Oslo Mutabakatının tarafı olan mevcut Filistin Yönetimi de bu anlaşmayı ‘ihanet’ olarak irdelemesi son derece önem arz etmektedir. İsrail, BAE ve Bahreyn Krallığı arasında akdedilen anlaşmaya rağmen, İsrail eski Genelkurmay Başkanı Gadi Eizenkot’un, ABD’nin BAE’ye muhtemel F-35 satılmasına muhalefet etmesi ve ‘yeni dostlar düşman olabilir’ yaklaşımı bu anlaşmanın pamuk ipliğine bağlı olduğunun en tabii göstergesi niteliğindedir.   Beyrut merkezli Al-Zaytouna Araştırma Merkezi’nin2019’da yaptığı kamuoyu araştırma sonucunda, Mısır halkının %3’ü, Pakistan halkının %4’ü, Türk halkının %6’sı ve Endonezya halkının %15’i İsrail ile ilişki kurulması gerektiğini savunurken, geri kalan ezici çoğunluk ise, İsrail ile ilişki kurulmasını Filistinliler için adil bir çözüm ortaya koymaya bağlaması üzerinde durulması gereken bir noktadır. Sonuç olarak İsrail, Ürdün Vadisi ve Batı Şeria’da işgal planını dondurmakla Filistin sorununa palyatif bir çözüm getirmesi asla mümkün değildir. Şu bir gerçek ki,  Filistinlilerin muhatap alınmadığı ve İsrail’in işgal altında tutmakta olduğu ve illegal olarak kurduğu yerleşim birimlerinden çekilmediği müddetçe sorunun çözüme kavuşması asla mümkün değildir. Bugün AK Parti hükümeti İsrail’in, BAE ve Bahreyn ile yaptığı anlaşmalara karşı çıkarken Türkiye’nin İsrail ile olan yıllık ticaret hacmi ise 4,898.2 milyar dolar civarında olması son derece düşündürücüdür. İsrail’in hamiliğini üslenen Fransa’nın İsrail ile ticaret hacmi 3,582,4,Hindistan’ın ise; 3,748 milyar dolar civarındadır. Türkiye’nin dost ve kardeş Pakistan ile olan ticaret hacmi ise ne yazık ki 599,6.610 milyon dolar düzeyindedir. Böyle bir durumda AK Parti hükümetinin İsrail’in politikalarına gerçekçi bir yaklaşım ortaya koyması pekte mümkün gözükmemektedir.  Doğan BEKİN

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı

“Şuşa Zaferi” İşgal Altındaki Toprakların Özgürleşmesinde Kilometre Taşı Olacak

Genel Başkan Yardımcımız Doğan Bekin, Dağlık Karabağ'ın kalbi konumundaki Şuşa şehrinin işgalden kurtarılmasıyla Ermeni işgal güçlerinin bir kopuş sürecine gireceğini ve bu zaferin işgal...

FRANSACUMHURBAŞKANI EMMANUEL MACRON KAŞ YAPAYIM DERKEN YİNE GÖZ ÇIKARDI

Macron, bir yandan Charlie Hebdo tarafından yayınlanan karikatürler konusunda İslam dünyasında yanlış anlaşıldığını ifade ederken, diğer yandan söz konusu karikatürleri mütecaviz bir tutumla ısrarla...

NECİP FAZIL KISAKÜREK VE ABDULLAH ÖCALAN

1980 öncesi Ankara Gölbaşı Sineması hınca hınç dolmuş , hepimiz Necip Fazıl Kısakürek’in , “Dünya Bir İnkılâp Bekliyor” konferansında vereceği mesajı sabırsızlıkla bekliyorduk.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

22,159BeğenenlerBeğen
3,912TakipçilerTakip Et
0AbonelerAbone
- Advertisement -

“Şuşa Zaferi” İşgal Altındaki Toprakların Özgürleşmesinde Kilometre Taşı Olacak

Genel Başkan Yardımcımız Doğan Bekin, Dağlık Karabağ'ın kalbi konumundaki Şuşa şehrinin işgalden kurtarılmasıyla Ermeni işgal güçlerinin bir kopuş sürecine gireceğini ve bu zaferin işgal...

FRANSACUMHURBAŞKANI EMMANUEL MACRON KAŞ YAPAYIM DERKEN YİNE GÖZ ÇIKARDI

Macron, bir yandan Charlie Hebdo tarafından yayınlanan karikatürler konusunda İslam dünyasında yanlış anlaşıldığını ifade ederken, diğer yandan söz konusu karikatürleri mütecaviz bir tutumla ısrarla...

NECİP FAZIL KISAKÜREK VE ABDULLAH ÖCALAN

1980 öncesi Ankara Gölbaşı Sineması hınca hınç dolmuş , hepimiz Necip Fazıl Kısakürek’in , “Dünya Bir İnkılâp Bekliyor” konferansında vereceği mesajı sabırsızlıkla bekliyorduk.

KIBRIS’TA YENİ SÜREÇ VE BEKLENTİLER

KKTC’de yapılan ve Sayın Ersin Tatar’ın kazandığı cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimi, şüphesiz ki Doğu Akdeniz’de yaşanan son konjonktürel gelişmeler ışığında KKTC’nin geleceğini derinden etkileyecek öneme haizdir.

KKTC MARAŞ BÖLGESİNİN SADECE SAHİL KISMI DEĞİL, TAMAMININ İSKÂNA AÇILMASI GEREKİR

KKTC'nin Gazimağusa şehrine bitişik Doğu Akdeniz’in ünlü turizm beldesi sayılan ve 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası ‘Hayalet Şehir' olarak adlandırılmaya başlanan Maraş, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin aldığı karar uyarınca hem yerleşime hem de iskâna kapatılmıştı. 13 Ağustos 1974 tarihinde nihayete eren İkinci Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kurtarılmış olmasına rağmen ne yazık ki, hala iskâna kapatılmış durumdadır. Oysaki Maraş bölgesinin Osmanlı vakıf mülkü olduğu belgelerle sabittir.

Pin It on Pinterest