Bir zamanlar kendilerini fukara-i babullah olarak nitelendiren Mardin Kalenderi dervişleri, üzerlerine örttükleri beyaz bir hırka ve üzerlerinde yer alan bezeme ve hatlarla görsellik bakımından Kalenderi liturijisinde önemli bir yere sahip olan keşkülü fukara kapları(sadaka kâsesi) ile nefislerini terbiye amacıyla Ramazan ayı boyunca dilenmeye çıkarlardı.
Yüzyıllar önce, Mardin’e seyahat için uğramış olan Venedikli seyyah J.Barbaro kaldığı Cihangir Bey misafirhanesinde bir kalenderi ile karşılaşır. Kalenderinin üzerindeki beyaz hırka ve boynunda asılı duran keşkülü fukara gezginin dikkatini cezbeder.
Aylardan Ramazan ve ikili arasında hoş bir sohbet başlar. Derken kalenderi, Avrupalı oryantaliste, Mardin’e neden geldiğini sormayı ihmal etmez. Oryantalist de gezme ve görme amacıyla geldiğini dilinin döndüğü kadar veciz bir şekilde ifade etmeye çalışır.
Bunun üzerine, kalenderi söze girer ve der ki; “Aslında bende şu boynumda gördüğün keşkülü fukara ile seyahat ediyorum ve birçok yeri gezdim şimdiye kadar. Senin gibi ben de gezgin sayılırım ve de en önemlisi keşkülü fukara kabıma farklı tatlardan yiyecekler doldurmama rağmen,daha bu dünyada hiçbir şeyin tadına varabilmiş değilim” der ve oradan ayrılır.